Kuşcuyla Zaman- II



Bir şeyler oluyor Kuşcu. Ruhum bana yabancı kaldı, içimdeki şeytanla mücadelem yüzünden. Anlamıyorsun Kuşcu. İçimdeki şeytan kibir prangalarına vurdu ruhumu. Göz bebeklerimde ki müebbet hüznü, dilimde ki esir olmuş kelimeleri görmeyecek kadar körleşmiş olamazsın Kuşcu. Yalnız bırakma beni Kuşcu. Çek al zincirlerimi şeytanımın elinden, ver ruhumu avuçlarıma.


Dayanamıyorum artık Kuşcu. Lisana düşmeden çöp olmuş tefekkürlerimin çığlıklarına, seyyah olmuş aklımın aradığı fikriyatların sessizliğine.


Aklım seyyah oldu, fikrini arıyor Kuşcu. Meçhule demir aldı aklım. Avuçlarımda şeytan iblisinin pusulası. Atamıyorum bu pusulayı Kuşcu. Tut elimden Kuşcu. Pusulasız, haritasız kör gecenin ortasında yakomozların aydınlatmadığı ıssız bir denizin ortasında kalmış bir denizci gibiyim Kuşcu. Kutup yıldızım ol Kuşcu, şeytanımla bırakma beni.


Bırak elindeki bülbülün gagasını okşamayı Kuşcu. Bülbülün gagasın çıkan manasız seslerle sarhoş olmak benim derdime derman olmaktan daha kıymetli değil mi Kuşcu? Anlasana Kuşcu, ihtiyacım var sana. Dizine yatabilir miyim Kuşcu?


Saçlarımı okşa. Saçlarımdaki kırıkların da ihtiyacı var sana. Saçlarım da en az benim kadar yorgun ve kırgın Kuşcu bre. Ellerin, ellerin Kuşcu. Saçlarımın arasında dolaştıkca uykum geliyor Kuşcu. Uyuyorum galiba. Rüyamda seni görecek miyim Kuşcu? Ah Kuşcu ah…

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kuşcuyla Zaman- I

Şah/ I

Quid rides? De te fabula narratur!